Şeytan İle Bediüzzaman Said Nursi’nin Akılalmaz Konuşması - Bîtarafâne Muhakeme | Mehmet Yıldız

Kur’an’ı bir insan yazmış olamaz mı? Kur’an’a tarafsız bakmak Beşer kelamı diye bakmak Şeytanın hileleri şeytan bir insanı nasıl kandırır? Şeytandan korunma yolları? Said Nursi ile şeytanın konuşması 00:00 Giriş 02:35 Şeytanın Akıl Oyunu Tarafsız Bakış 03:12 Mektubat 10:31 İçinden Geldiği Gibi Yaşamak 12:08 Şeytana Tespit 14:42 İnsi Şeytan 17:00 Kontrolün Kimde Olduğunu Nasıl Anlarız 41:24 Şeytanın 3. Teklifi 43:28 Tenezzülat-ı İlahi 49:13 Şeytanın 4. Teklifi #tarafsızbakış #kuran #beşerkelamı Mektubat Risalesi video serisi için tıklayın; Hayırlara vesile olmak , daha fazla insanlara ulaşabilmek için “KATIL“ butonu ile aşağıdaki linkten bize destek olabilirsiniz Facebook ; Twitter ; İnstagram ; Bize Ulaşın: Yurtiçi ve yurtdışından iletişim için; 90 530 913 82 22 90 537 356 75 55 hayalhanemmersin@ Risale-i Nur’da geçen bölüm: Yirmi Altıncı Mektup Şu Yirmi Altıncı Mektup, birbiriyle münasebeti az Dört Mebhastır. Birinci Mebhas 1 بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ - وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ وَاِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللهِ اِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ 2 Hüccetü’l-Kur’ân ale’ş-Şeytan ve Hizbihî İBLİS’İ İLZAM, şeytanı ifham, ehl-i tuğyanı iskât eden Birinci Mebhas, bîtarafâne muhakeme içinde Şeytanın müdhiş bir desisesini, kat’î bir surette reddeden bir vakıadır. O vakıanın mücmel bir kısmını on sene evvel Lemeâtta yazmıştım. Şöyle ki: Bu risalenin telifinden on bir sene evvel, Ramazan-ı Şerifte, İstanbul’da, Bayezid Cami-i Şerifinde hafızları dinliyordum. Birden, şahsını görmedim, fakat mânevî bir ses işittim gibi bana geldi, zihnimi kendine çevirdi. Hayalen dinledim. Baktım ki, bana der: “Sen Kur’ân’ı pek âli, çok parlak görüyorsun. Bîtarafâne muhakeme et, öyle bak. Yani, bir beşer kelâmı farz et, bak. Acaba o meziyetleri, o ziynetleri görecek misin?” Hakikaten ben de ona aldandım, beşer kelâmı farz edip öyle baktım. Gördüm ki, nasıl Bayezid’in elektrik düğmesi çevrilip söndürülünce ortalık karanlığa düşer; öyle de, o farz ile, Kur’ân’ın parlak ışıkları gizlenmeye başladı. O vakit anladım ki, benimle konuşan şeytandır; beni vartaya yuvarlandırıyor. Kur’ân’dan istimdad ettim. Birden, bir nur kalbime geldi, müdafaaya kat’î bir kuvvet verdi. O vakit, şöylece Şeytana karşı münazara başladı. İşte, ey Şeytan, senin rağmına, ehl-i hak ve insaf bu suretteki hakikatli muhakeme ile muhakeme ederler. Hattâ, en küçük bir delilde dahi Kur’ân’a karşı imanlarını ziyadeleştirirler. Senin ve şakirtlerinin gösterdiği yol ise: Bir kere beşer kelâmı farz edilse, yani Arşa bağlanan o muazzam pırlanta yere atılsa, bütün mıhların kuvvetinde ve çok burhanların metanetinde birtek burhan lâzım ki onu yerden kaldırıp Arş-ı Mânevîye çaksın tâ küfrün zulümatından kurtulup imanın envârına erişsin. Halbuki buna muvaffak olmak pek güçtür. Onun için, senin desisenle, şu zamanda, bîtarafâne muhakeme sureti altında çokları imanlarını kaybediyorlar. Şeytan döndü ve dedi: “Kur’ân beşer kelâmına benziyor; onların muhaveresi tarzındadır. Demek beşer kelâmıdır. Eğer Allah’ın kelâmı olsa, Ona yakışacak, her cihetçe harikulâde bir tarzı olacaktı. Onun san’atı nasıl beşer san’atına benzemiyor; kelâmı da benzememeli.” Cevaben dedim: Nasıl ki Peygamberimiz (.), mucizâtından ve hasâisinden başka, ef’al ve ahval ve etvârında beşeriyette kalıp, beşer gibi âdet-i İlâhiyeye ve evâmir-i tekvîniyesine münkad ve mutî olmuş. O da soğuk çeker, elem çeker, ve hâkezâ... Herbir ahval ve etvârında harikulâde bir vaziyet verilmemiş tâ ki ümmetine ef’âliyle imam olsun, etvârıyla rehber olsun, umum harekâtıyla ders versin. Eğer her etvârında harikulâde olsaydı, bizzat her cihetçe imam olamazdı, herkese mürşid-i mutlak olamazdı, bütün ahvâliyle rahmeten li’l-âlemîn olamazdı. 1 Aynen öyle de, Kur’ân-ı Hakîm, ehl-i şuura imamdır, cin ve inse mürşiddir, ehl-i kemâle rehberdir, ehl-i hakikate muallimdir. Öyle ise, beşerin muhaverâtı ve üslûbu tarzında olmak, zarurî ve kat’îdir. Çünkü, cin ve ins münâcâtını ondan alıyor, duasını ondan öğreniyor, mesâilini onun lisanıyla zikrediyor, edeb-i muaşeretini ondan taallüm ediyor, ve hâkezâ, herkes onu merci yapıyor. Öyle ise, eğer Hazret-i Mûsâ Aleyhisselâmın Tûr-i Sina’da işittiği kelâmullah tarzında olsaydı, beşer bunu dinlemekte ve işitmekte tahammül edemezdi ve merci edemezdi. 2 ÇEŞİT ŞEYTAN VARDIR ZİHİNDE 2 TÜRLÜ SES VARDIR SÖZÜN KIYMETİ 4 YOLLA BELLİ OLUR ŞEYTANIN 2 HİLESİ ŞEYTANIN FİİLİ KUR’AN-I KERİM ALLAH KELAMIDIR Kur
Back to Top